23 Ekim 2009 Cuma

bedeller-1


Dükkandan çıkışta sohbete dalar bizimkiler...
--tarçın tadı peydahlanmıştır bir kere damakta, anlamak, birbirinin gözlerine bakmak vaktidir--
Fatoş sallar, elektronlar bile özgür, istediklerini yapıyorlar, ya biz?, diye. Sahiden öyle mi? O, derse gelmediği için kaçırmıştı elektronların ne için özgür olamadıklarını; aslında özgür olmanın yolları vardı belli sınırlar içerisinde. Eğer bir orbital içerisinde yer alıp, tanımlı oluşumların bir parçası olmaksa niyetimiz etrafımızdaki diğer elektronlara göre bir duruşumuz olacaktı.
Bu duruş için farklı seçenekler de vardı tabii... Mesela merkeze yakın ya da uzak olmak başlı başına bir tercihti! Merkezin etrafındaysan, kısaydı iplerin, sınırlıydı hareketin ama içindeki "ya dışarısı?" sorusunu düzenli olarak emen bir güç huzurlu kılıyordu seni... İçten içe kıskanılan elektronlardı bunlar,
"sırtını merkeze dayadı nasıl olsa, kararlıymış, huzurluymuş, pehhh!!",
diyenleri duymuyorlardı bile!
merkezin etrafında pür-ahenk, her figürünü düşmeyeceğinden emin olarak yaptığın bir danstı bu; merkezle göz göze, el ele...
(Çizim: Dünya Dansı-Karen Kucharski)
................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder